Showing posts with label scrap poetix. Show all posts
Showing posts with label scrap poetix. Show all posts

24 April 2016

Unicorn and time..



Ran into a unicorn on the island the other day
She was standing right there, behind my love.. 
Staring at time, but none was to be found...

Sona Ertekin


21 April 2016

06 December 2012

15 March 2012

Kaplan ve Ayı


Sade tonlarda, minimal, yağlıboya bir resim yapmak için işe girişip çok geçmeden ilk kat üzerinde pastel boyaya geçerekten ortaya çıkan rengarenk resim benden asla minimal ya da cool birşey çıkmayacağının kanıtı oldu. Müdür belli, malzeme belli, groove belli :)
13 Mart 2012, İstanbul


Geçenlerde eski tarihli bir gazetede Leo, Shere Khan ve Baloo'nun hikayesini okumuştum. Atlanta, Georgia'da bir uyuşturucu operasyonunda kurtarılan bir aslan, bir kaplan ve bir ayı 2001 yılında Noah's Ark (Nuhun Gemisi) adlı bir hayvan kurtarma merkezine yerleştirilmişti. Bir uyuşturucu baronunun güç sembolü ve muhtemelen ceset öğütücüsü olarak yıllarını geçiren hayvanlar Nuhun Gemisi'ne bir aile gibi geldiklerinden görevliler de onları ayırma gereği duymamış. Üçü birlikte aynı evi paylaşıyorlar. Baloo ve Shere Khan, yani kaplan ve ayı çok yakınlar. Sabahları erkenden uyanıyorlar. Aslan Leo ise geç saatlere kadar uyumayı tercih ediyor. Leo da uyandıktan sonra bütün gün birlikte takılıyorlar, yiyip içip geziyor, oynuyorlar. 


Farklı türlerin buluşması, iletişimi, dostluğu oldum olası ilgimi çekmiştir. Bu nedenle de olmadık hayvanların dostluk öykülerini okumaktan zevk alır, fotoğraflarını toplarım. Aslanlarla antiloplar, yunusla kedi, köpekle balık.. Leo, Shere Khan ve Baloo'nun hikayesine de aşık oldum. Belki kaplanlara ayrı bir bağlılığım olduğu için Baloo ve Shere Khan'ın hemen yukarıdaki fotoğrafından özellikle etkilendim. Baloo'nun sakin ve güvenli tavrı sanki Shere Khan'ı da rahatlatıyor gibiydi. Shere Khan'ın canlılığı da Baloo'yu daha bir neşelendiriyordu sanki. Ayrıca Baloo'nun boynundaki battaniyeye de bayıldım. 

Aslında resmin asılı durduğu duvarda bugüne dek Selvi Boylum Al Yazmalım filminin muhteşem kamyon resimli afişi vardı. Ama bu kadar acıklı, acılı ve imkansız bir aşk hikayesinin hergün gözümün önünde olmasını artık istemediğimden kaldırıp yerine yeni bir şey koymak istedim ve böylece Kaplan ve Ayı ortaya çıktı. 


07 January 2012

Ah Neriman

Eski yazdıklarımdan biriydi bu ve dün bir arkadaşım tekrar hatırlattı bana. Bir yerlerde yayınlanmıştı bu yazı ama üzerinden yıllar geçti, şimdi tekrar okumak istemiş. Bu vesileyle biraz Nerimanlanıyoruz şimdi.. Hep birlikte: Aaaah ah Neriman!



Üstüme bir ağırlık çöktü Neriman, bi ufak rakı kap da gel. Pencereyi de aç, hava girsin.

Böyle büyük bir boşluğun içinde sıkışmış gibi. Köksüzlükle özgürlük arasında bir boşluk var, oraya düşmüş gibi. Konuşurum konuşmasına da elini orama burama sokma allahaşkına, halim kalmadı... Böyle sırtımda kocaman bir boşluğu taşımak gibi. Sahip olmam gereken şeyler boşluğu. O boşluğu doldurmayı düşünmek bile yorucu. Hem beyhude. Neye yarar ki onlar? Once şeyi nereme sokucam ben Neriman? Sonra adamda hal kalmaz. Onlar bize, biz onlara bakakalırız. Açma kapıyı boşver. Benim şimdi kimseye hayrım kalmadı. Negatif boşluk oldum ben Neriman. Ne iyi, ne kötü bi adam olamadım. Atsan atılmaz, satsan satılmaz. Millete eğlence olmaktan da yoruldum. Ne güzel oturuyoruz işte. Sen çıkacaksan çık, ben gelmem. Açık havada bi ayrı basıyor. İyiyiz biz burada sen takıl. Bir de çay demlerim. Şimdi onları düşününce de ayrı sinirim bozuluyor Neriman. Bir yolun sonunda ve bir başka yolun başındaki nokta var ya… Yok o değil. O kolay. Yolun ortalarında bir sapak bu. Orada bişey başlıyor ama yol mol görünmüyor. Koca bi boşluk. Bööööyle, bööööyle dönüyor… Öyle deme Neriman, insan korkuyor...

Oof of içimde bir şey var Neriman. Ne bu, bunu buraya sen mi bıraktın? Şu her aldığını yerine bırakma huyun yok mu be kadın, bir kez olsun at bir kenara... Of dedim, içim yıkılıyor bu akşam, içimde bir yıkıntı var. Terkedilmiş binalar bunlar, kimseye faydası yok. Bunca zamandır yerleşen de olmamış. Gerçi sahibinin umurunda mı, o gezmelerde tozmalarda. Koy ki bulasın. Biri adım atacak olsa içeri; hem buyur eder, hem çay kahve ikram eder ya, bir şekeri fazla görür gene de… İpin ucunu kaçırmayı da bilir yakalamayı da. Şekerden ipler o evin her yanında. Gülme şekeri, uyku şekeri, huzurlu şeker, kahvaltı şekeri, çok şeker, tadında şeker, acı şeker, komik şeker, e iyi de Neriman bu yaştan sonra seni kim çeker? Çek Neriman, çek kürekleri. Bu dereler elbet okyanusa varır diye de düşünme, bırak. Her ânı hayatın şu koca dünyadır, şimdi dediğin bu dünyanın gördüğü en yaman âşıktır.

Güldüğüme bakma Neriman, içim bir fena oldu. Yana yana duruldum, yine durmadı. Bir of çektim içimden çıkmadı. Senin sesinde bir serinlik var Neriman. Söyle nereye duralım? Hep bir yerlere duruyorum değil mi, ne aptalım. Bir yerde durmak, bir yere gitmek varken. Allah var ya Neriman, sen yanımdayken, hepsi güzel.