Showing posts with label şiirimsilerim. Show all posts
Showing posts with label şiirimsilerim. Show all posts

06 October 2016

Time is my flowering


Time is not my enemy
Time is my friend…

Like the moon that soothes the soil in her sleep
And the sun that wakes the seed one day…

In the darkest of days
And the brightest of nights...

Time is my flowering
I am the garden…




Sona Ertekin©
6 October 2016

24 April 2016

Unicorn and time..



Ran into a unicorn on the island the other day
She was standing right there, behind my love.. 
Staring at time, but none was to be found...

Sona Ertekin


21 April 2016

28 April 2013

Havan kime güzelim?

Çekilmeyen çileler, tutulmayan yaslar, inanmadığın hor gördüğün gözyaşları koşar peşinden
Asılır boynuna, derinden gelir yakalar karanlıklar
Beğenmediğin inanmadığın her acı isyan eder aydınlığına
Sen beni görene dek güneşin doğmasın diye ant içmiş karanlığın
Sürünmeden geçemezsin gönlünün alçak kapılarından
Boyun eğmeden dara düşmek mümkün değil
Düşmeden iğne deliğinden de olsa su gibi akamaz insan
Havan kime güzelim?

25 February 2013

Su kırıkları


Camın altındaki su kırıkları kumların üzerine döküldüyse bu defa da elleme, bırak aksın.. Uçsuz ipler, sütsüz liman, kaptansız dümen, çansız rüzgâr, istikametsiz yön, uçurtmasız kuyruk, izsiz uz, sahipsiz hız..


04 January 2013

in dreams..

Dün gece rüyamda gülümsemeni gördüm
Şefkatli tanıdık ve tekinsiz sisler içindeydi
Buz gibi soğuk, taze ve hakiki bir bahar sabahına çiy düşmüş kırlarda uyanmak gibiydi
Her günden biraz farklı sabahlar vardır
Ve zaman her şeyden kıymetliydi senden gayrı
Ait olmadığım evlerde kaçaktım, yakalanmak umurumda değildi
Ev sahipleri geldi, mutluydu onlar kendi hallerinde
Yarın dert değildi neşelerine – Merhaba dedim, korkmayın, benim.
Şaşırdılar ama yine de gülümsediler,
Çok durmadım, bıraktım onları kendi hallerine.
Balık kokulu serseri bir tekneyle karşı yakaya geçtim
Hiçbir şeyi umursamamakla gurur duyan utangaç gençler vardı içinde
Derken yine karşı yakada buldum kendimi
Karşı yaka hep benden yana, hep karşıydı bana
Her yanım yara bere içinde, paramparça uyandım sonra – parça pinçik..
Sıcacık lacivert bir battaniyenin altında
Yanımda hayalet kedi ve bembeyaz yıldızlardan ışıklı bir gökyüzünde
Ve yanımda sana dair senden başka tüm yüzlerle.
Ağır keskin ve metal yüklerim vardı
Onları o tepeye taşırken kesilmişti her yanım yaraydı ama acımıyordu canım
Sen yokken bile vardın
Seher ışıklarında biz acımıyorduk canım

01 January 2013

Bazıları sıcak sever


American abstract expressionist Helen Frankenthaler - Canyon (1965)
Helen Frankenthaler - Canyon (1965)

Kırmızı adam kadar sevdiğim
Kırmızı adam kadar korktuğum şey yoktur.
Sensiz üşümeye alıştım da
Ya senle üşüyorsam?

Kırmızı kadar yakan
Kırmızı kadar soğukta bırakan yoktur.
Kırmızı adam öyle yakar ki
Varken ile en kırmızı soğuktur

En nasılsa en sevdiğim kadar sıcak
En nasılsa yoktur

kedinin evi

Düşlerim düşüşlerim,
Hepsi benim evim
Kedinin sahibini neden seçtiğini kim bilebilir?
Kedinin evi her yer
Her kedi efendisizdir
Teslimiyet çaresizlik değil
Tercihtir

11 December 2012

Kimyagizem

Chemystery

The arithmetic dance of Cosmos
Is a mysterious chemistry
An arythmic flow
There is poetry in the mathematics of reality
Potions, illusions
Lines, angles, cliches
Circles, confessions and surfaces
People in touch
Out of reach
All connected
There is magic in the chemistry of connections
Too much loneliness in a big crowd
So much love in brief moments
A never ending equation ever giving birth to its unique extensions


Kimyagizem

Kozmosun şu aritmetik dansı
Gizemli bir kimya,
Aritmik bir akış.
Gerçekliğin matematiğinde şiir var
İksirler, yanılsamalar
Klişeler, hatlar, açılar
Çemberler, itiraflar ve yüzeyler
İnsanlar temasta
Ve ulaşılmaz
Ve hepsi de birbirine bağlı
Bağlantıların kimyasında sihir var
Öylesine bir kalabalık içinde yalnızlık
Kısacık anlarda onca sevgi
Durmaksızın benzersiz uzantılarını doğuran
Sonsuz denklemin kendisi

Aralık 2009

Balta ♥ taş

Balta ♥ taş

Baltanın taşı sevdiği gibi
Sana inanmam, fizik kanunlarına inanırım.
Öyle olmaz böyle olur
Boşluklar dolar..

06 December 2012

sonbahar yaz ilkbahar kış ortaya karışık

İsabetsiz simetriler vardır
Hükümsüz ayetler
Düşkün tarifler aşikâr ama anlatmaya yetmez istikametsizliği
Hayır da şer de bir ve hepsi evettir
Günbilim henüz açıklayamadı dünü
Gitmek hep kolaydı da
Bildiğim en zor yol durmak
Tek yön biletleri seviyordun ya sen
Hani macerayı sevdi kızlar da
Mecradan yoruldular
Kaçmak en kolayı, hadi yiyorsa dur şimdi
Yatakla duvar arasındaki boşlukta çok canlar yitip gitti
Kim o deme, bu harf söylenmişti
Harflere inanmıyorum ama bir şapka var
Yolcuya inanmıyorum ama bir yol var
İmansızın duası en kıymetlisi
Hiç durmak bilmedin
Şimdi denemek istemez misin?
Görünmez köyün kılavuzu..
Bakmayı bilirsen bu manzara senin -
Gördüğün ne olursa olsun görmek güzel
Yol sensin
Helal olsun sana bu yollar
Dünya senin

---

Ben öyledir
Çünkü olabilir
Hadi ya?
Çünkü erkendir
Gerek var mı?
Onu da sen bil
En azından denedim
Burama kadar gelen yer gökyüzü,
Sen değil..

---

Binlerce ama binlerce insanın arasında
Elinde küçük bir kutu, içinde yavru kedilerle..

Vitessiz. Yokuş aşağı..
Öyle birşey

 ---

Eriyen çelik naz

Çelik nazın eridiği yerde sen sadece kal
Çalınmış uykularıma doldur tatlı bencil eziyetini
Sen şimdi sadece al
Kendimizi yok ettikçe hayattayız
Hayatın sana açlığına direnmeden boşal
Sen kendini açmadan açılmaz hiç kimse
Utansın kendini kendinden öte bilmeyen hayat
Sana rağmen ben ile
Bana rağmen o delibozuk ten ile düşlerime hükmediyor şimdi
Şimdi beni benden sen al.

---

Ayet-ül sirayet

Hafifliğin beni de hafifletti aşkım
İçinden akıp giden sular gibiyim şimdi
Havadarlığın bir adım geriden daha da hoşuma gitti de
O neyin havası, havan batsın e mi?
Hiç değinilmemiş yerlerimizden geçmek
En sevdiğimiz yerlerde uyanmak
O en tanıdık bildiğimiz diyarda
Şimdi birlikte ve ayrı ayrı kaybolmaya
Gayretsiz yeminliyiz
Dalgalar gibi
Dalgalar gibi sana gelip gitmek
Ve yeniden gelmek istiyorum şimdi..

---

Aklım rötarlı çalışır
Kalbim erken
Çaresiz ama sadece hakiki bir şarkıdır aşk benken
Susamışsa su,
Suya su
 -ya da dur ben suyum derken,
Ateşe küser
Toprağı hakir görür
Havaya inanmazken

---

Ben niye biliyorum ki sanki sen o değilsin
Gene de merak ediyorum seni
Bilmesem daha bi kolay olurdu sanki
İflah etmek istiyorsan beni
İflah olmadım bugüne dek hep gittim bilesin
Eşzamanda iflah olmaz usulsüz günahlar
Kimden yana bu telafisiz affetmeler?
El ne zaman yar oldu ki?
Sus da söyle
Sus ki söyle şimdi.
Seninki yumuşak değil
Sert ter.

---

Kim olursan ol gel
Ama vaktimi boşa alma
Sevmeye hazırım simetrini,
Ve simetrik yara izlerini

-Kırılan hevesler uzayda sonsuza dek yankılanacaklar-

Bana anlatacaklarını değil
Seni duymak istiyorum
Saklama dizlerini

 ---

Mümkünsüz mel'un mülkler

Sana varmak mümkün ya da mühim değil
Mühim olan seninle yolculuk
Senden sonra hayat var
Kenarda bir hoşçuluk hoş güzel iyi
Gerçi dibine kadar sikmekle dibine kadar sevmek bir değildir
Dipleri seven gözler
Karanlıkta öğrenir görmeyi

---

Ben kendimi berbat sanıyordum da
Beterin beteri kolay
Belki sen benden betersin
Hatayı kendimde arıyorum da
Belki kul sensin
Cool’ a kul olmam dedim
Kendimden pes ettim
Belki külü seven sensin
Yanmak kolay
Ateşten dara kısadır yollar
Kaçak yara
İnandıysan ara
Tek kitabın var o da bilmez kendini
Çok konuşup hep susan
Şiiri bana yazdıran
Sudan korkan sensin

 ---

Görmediğimiz dünler

Sade gün var aşkım
Gece var uzun
Sonra uykumuz ve sabahlar
Sade müzik var sen duymasan da
Bana aşkım dedin ama
Aşk var aramızda
Ne sen bana,
Ne ben sana.
Bende bir ateş yaktın sönmüyor..
Müzik var aramızda..

 ---

Tuz

Bilmediğin yerden yontar hayat
Bir kez olsun sus ve dinle aşkım
Sessizliğimizin ve nefesimizin tadını çıkar
Aramızdaki boşluğun
Bizi bir yapan varlığın tadını çıkar
Adı evren
Aç arzudan bir ısırıkla benliğimize katmaya çırpındığımız
Islak yaklaşan o hep tuzak
Aramızda sadece tuz var
Deli koşan atların sırtında biriken ter misali
Taşkın, yabani ve oynak

 ---

Control Enjoy

Dur deme sadece izle
Hep bu şarkılar yüzünden
Eğlenmeden inme

 ---

Want wild

Everything but poetry
to have is not to be
Tiger loves fire & freedom
The mermaid needs magic & depth
Want wild
Beat that


Vahşi iste

Şiirden gayrı herşey ama
Sahip olmak, olmak değildir
Kaplan ateş ve özgürlük seviyor
Denizkızı sihir ve derinliğe muhtaç
Sen vahşi iste
Yerse


 ---

Şiirimiz yok çünkü başka birşeyler yapıyoruz ama bu şiir olmadığımız anlamına gelmez..

Sus haykıracağın yok artık biriktir
Bundan sonra her alacağın nefes biliyorsun ki kaderindir
Derin mi, boy mu?
Az ya da uz
Yere basarken bambaşka oluyormuş hasret
O kadar da uzak değil ama nereye bırakmıştım sanki
Kül de ecel ya da gül kadar gerçek
Şiir yoksa roman olsun
Kabzası sedef kakmalı da olsa
Siyah siyah
Renk coş
Güneş çok
Silah da silahtır
Tek inandığın gerçek şimdi sabahtır
Sabah varsa herşey hoş şimdi

 ---

Kurban Bayramı

Bugün bayram, erken kalkın çocuklar
Misal, acımasız ve kendinden çıkamayan bir insanım ben
Çoğu zaman benim gibi acımasız
Ve kendinden çıkamayan insanları
Ya da daha çok onları hatırlamayı
Kendimi kurban kesmeyi
Kıtır kıtır kestim kendimi
Sonra bazılarımı yok saymayı.
Zamanında orada yoktum
Hep ya düğümü ya düğünü
Günahlarımı güzergâhlarımı
Ben sana kendimden acizim
Masum kalp yoktur - kalp kırdım
Tıpkı beni kıranlar, krallar gibi
Kırık kalplerden ziyade
Kötülüğümde emsalsiz melek kanatlı, densiz, o biçim şahitsizim
Her bulduğum düğümden, çözümden, özümden şüpheliyim
Herkes gibi mi belki
Telafide telaffuz yoktur
Taammüden taaruz çoktur
Kırık kalplerden ziyade
– Bir yerde sade kırık kalplerimiz var
Ben o zaman gene bilmezdim
Kurbanlıktan katilliğe
Kederli mesafeden
Mesafeli kedere terfi ettim
Ne ara kendimi o kendime,
Canım acımamayı sana tercih ettim?

---

Ölülere şiir yazmak

Sırf biz onlar gibi olmayalım diye
Hiç biz olmamıştık ne zamandır
Tek başımıza düşmek için yalnız koşmak gibi
Uzak düştük
Kimden olduğunu bile bilmeden
Yırtıcı ama avcı değilse yürek
Sana inanmadık ki
Sensiz kalalım

---

Sen ölmeden de bu kadar özlüyor muyduk birbirimizi?
Küfürbaz bir meleksin, kim bilir kaç gün oldu
Oralarda yolunu bulmuşsundur
“İçtin dünyada ne kadar şarap varsa
Kimseye dokunmadan gittin”
- Oldu mu?
Olmadıysa
Ruhumu çağır
Geldiysem bir haber gönder
üç defa vuuv

---

Şaşırtıcı düşle

Ayaz bindim nafile
Avaz sindim silsile
Bağırdım boş
Sen beni bilmezsin
Loş ışıklarda sana inanırım ben
Zamana inanmam
Ruhuna inanırım
Artık inanmadıklarımızı kaybederiz sadece
- yıllarca kendi olduğuna inanan adam
Birgün kendi olduğuna şaşırdı
Meğer o da bir insan evladıymış
Şaşırdığımıza inanırız sadece

---


Her Garden Song
She’s demon dancer, genius handler, free faller…  She’s a garden not a gardener, and a dream not a dreamer, and she can’t sing cause she’s a  song, but can you sing her?

Onun Bahçe Şarkısı
İblislerle dans eden,  dâhileri eyleyen,  serbest düşendir o..  Bir bahçedir, bahçıvan değil ve bir düştür düşleyen değil ve şarkı söyleyemiyorsa şarkının kendisi olduğu içindir, sen o şarkıyı söyleyebilir misin?


---

Uysal bir deli olarak pusula

Binlerce aşk yılı uzakta gözlerindeki yıldızlar
İsimsiz takımyıldızlar keşfedilmeye karşı eylem yapıyorlar.
Kuyruksuz bir haiku..
Tavansız bir gökyüzü..
Adımsız bir kuş –
Şarkısını unutmuş..
Kaplanla ayı buluşana kadar ormansız tüm cümleler –
Yine de derin bir yeşilin gölgesine dair her şey
ve kıvrıldıkça kırılıp düşüyor sanki yollar.
Sarsak ve uykusuz – kondüktörler yalınayak tarlalara kaçmış koşturuyorlar,
Başıboş trenler şaşkın,
Kuşlar sarhoş..
Bugüne dek pusula sandığın
Deli bir pervane..
Dönüyor usulca..

eski şiirimsiler için tıkla

04 April 2012

Jekyll and Heidi


Jekyll and Heidi,
The merry go round.
Kill in the moon,
Play in the sun.
Look who's crashing,
Having a heartquake?
Oh boo hoo,
It licks to be you.


Sona Ertekin © 03 April 2012, İstanbul

15 March 2012

Uysal bir deli olarak pusula

Binlerce aşk yılı uzakta gözlerindeki yıldızlar
İsimsiz takımyıldızlar keşfedilmeye karşı eylem yapıyorlar.
Kuyruksuz bir haiku..
Tavansız bir gökyüzü..
Adımsız bir kuş –
Şarkısını unutmuş..
Kaplanla ayı buluşana kadar ormansız tüm cümleler –
Yine de derin bir yeşilin gölgesine dair her şey
ve kıvrıldıkça kırılıp düşüyor sanki yollar.
Sarsak ve uykusuz – kondüktörler yalınayak tarlalara kaçmış koşturuyorlar,
Başıboş trenler şaşkın,
Kuşlar sarhoş..
Bugüne dek pusula sandığın
Deli bir pervane..
Dönüyor usulca..

15 Mart 2012

12 February 2012

her küçük şeyler


                her küçük şeylerin
                    değdiği yerde
                           ıslaklıklar kalır
                           iğneler yanar
                          mumlar üflenir
                           ses diye..


    12 şubat 2012, istanbul

11 August 2011

kurt pençe divan


Una bulanmış kurt pençelerini bilmeden uzattın kapımın altından
Olmaz ufuklara bin defa daha asla inandım
Hem suya hem susuzluğa susamak var ya
Suçsuzlukla suçlanmak büyük yalan
Utancından utanmak bitirir adamı asıl
Seni tanımıyorum gerçi hayaline âşık oldum şimdi
  akmam gerekiyor
Bin defa daha inanırım
Ama asla utanmam ki

ağustos 2011

06 August 2011

yine iyiyim

Güneş batar ama bitmez,
Ay batar ama yitmez
Komşusunun balkonundaki çiçeklere hortumla su verirken balkondan düşer adam ama
ne su, ne balkon, ne çiçek, ne düşüş bitmez
Ne komşu, ne çiçek, ne toprak, ne su bilmez
Seni anlamak için sözlüğe baktım ama o yalnızca senin ismin
Zamanımın ruhusun, zaman dedikleri bir ansa
Meğer hepsi koca bir anmış
İnanmadığım her saniye yalanmış
Asla pişman olmadım dedim ama belki..
Belki pişman oldum kendimden ama asla şüphe etmedim ki
Şüphe ettim ama asla pişman olmadım senden
Seni dinledikçe şarkıcı değil şarkı olduğuma
Şarap değil şiir olduğuma sevindim
“Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl dilerseniz…”
Deli miyim neyim
Ama beni seviyosunuz gene iyiyim 
Haydi deliler
Haydi o günbatımına!
Hem benle hem benden uzakta
Sen kendine inanmasan da
Benim kendime inanmam sana,
Senin sana inanman bana
Yeter diye bildim
Aşk olmamız için âşık olmamız gerekmez belki

06 Ağustos 2011


ps: şiirimsilerin devamı burada

05 August 2011

hoş çakal

Ciao bela!
Hoşçakal hoş çakal!
Elveda canavarlar
İnan ki iyiler de yalnız, karanlık dostum
İnan ki istersen bensiz de mutsuz olabilirsin
Biz zaten istanbul’da
Birbirimizi çok özler
Ama hiç göremeyiz
Görmekten içimiz dışımıza çıkar
Ama iç göremeyiz
Yakamoza değil yakamıza yapıştıkça kaybolan kendi hissimiz
Yıllardır kimsenin söylemediği o gizli ismimiz
Gece saat tam on ikiye vurduğumda
– baaam!
Bence sen kendi adından utanmalıydın
Ama her an bir müjde gelecekmiş gibi gururla
Sabah kalkıp andımızı baştan yazıp okumalıydın balkonda
Sevgili istanbullular
Size fetihlerden, zaferlerden değil
Düşkünlüklerimden bahsedeceğim
Bu defa da sevmediğiniz şarkımı söyleyeceğim
Yastığım bana iyi davranıyor çünkü
Haberiniz yok, bilmezsiniz
Ben evden çıkmadan âşık oluyor
Sanki bizim gibi
Aynı şarkıyı bin kere özlüyorum şimdi


ağustos 2011


ps: şiirimsilerin devamı burada

24 July 2011

Kısık bir sabah şimdi çok erken



Herkese söyleyemediysem
Sesim kısıldığındandır
Kısık bir sabah şimdi çok erken
Kuşlar ötüyor sokaklarımda
Ve sen yoksun
Güneş çok acımasızca
Bir neşeyle doğuyor.
Şimdi herkes senden biraz
Herkes biraz şimdi
Herkes
Senden
Biraz
Yoksun
Şimdi

Temmuz 25, 20111

23 March 2011

Sav

Çün zaman dile gel
- sonsuz dek koştu,
Kimi kaçtı, kimi savuştu
Aşkına değil
- aşka kavuştu..

Sona, 23 Mart 2011, Koh Phangan

Eski şiiirimsiler eski blog'da: http://sonashine.blogspot.com