Showing posts with label röportaj. Show all posts
Showing posts with label röportaj. Show all posts

15 December 2012


Grizine'in Zeplin radyoda yayınladığı Blog Talk programına konuk oldum, Saliha ve Papatya çılgınları ile hem müzik dinledik hem de tatlı tatlı sohbet ettik. Bugün saat 16:00'da!.. 
Tekrarı ise:
  19 Aralık Çarşamba - 19:00
22 Cumartesi  - 16:00
 26 Aralık Çarşamba - 19:00'da..

Dinlemek için tıkla..
Telefonla dinlemek için de Karnaval.com aplikasyonunu indirmek yeterli.

21 April 2011

Erkin Gören ormanlı sabahlardan bildiriyor...


“Sabahları kaldırımda yatarım
  Düşünmedim, vakit gelince bakarım
  Benimle gel,
  Bugün dalga geçelim
  Sarıl bana, ormanlara kaçalım…”

Hani on parmağında on bir marifet insanlar vardır, eli dursa ayağı durmaz, kitap yazmasa börek yapar, börek yapmasa kapının kulpunu tamir eder… İşte o verimli, deli enerjiyi ağır çekime alın… Sakinleşsin biraz, kendini de bizi de yormasın ama durmaksızın bir şeylerle uğraşıp üretmeye devam etsin… Erkin Gören böyle biri sanki. Resim, illüstrasyon,  müzik, yazı, sanat eğitmenliği… Ayrıca tek başına oyun oynamayı sevmekle beraber, hep birlikte bir şeyler gerçekleştirmek için adım atıp girişimlerde bulunan bir sanatçı. Mesela açık olduğu süreçte Kadıköy’ü şenlendiren Mtaär adlı galeri/sanatçı inisiyatifi, mesela online sanat vahası Horaley,  müşterek ses denemesi ya da bir ses dergisi de diyebileceğimiz ReftLight... Ama bugün Erkin Gören’in öyle her türlü sanatla sepetle alakası yokmuş gibi yapacağız. İşi gücü müzikmiş gibi… Yok yok herhalde yapamayacağız, ama daha çok müzikten bahsedeceğiz. Devamı bugunbugece.com'da... 

24 March 2011

Nada: Çünkü müzik bizi daha cesur ve özgür kılıyor


Selen ve Miray birlikte büyümüşlerdi. Müzik çocukken büyüklerin dünyasından kaçmak için sığındıkları bir oyun alanıydı onlar için. Oyunun sınırları yoktu ve büyüleyiciydi. Şimdi birer genç yetişkin olarak artık bir yere kaçmıyorlar, müzikle hem kendilerini hem de dünyayı iyileştiriyorlar. Çünkü dünyayı sadece düşleyenler iyileştirebilir…

Daha önce Mira ve Norrda adlı çok çok kaliteli ve özgün iki müzik projesinde yer alan Selen Hünerli ve Miray Kurtuluş bu defa Nada ile kendi şarkılarını söylüyor, hem de sadece canları öyle istiyor diye, içlerinden geldiği gibi… Albüm daha yayınlanmadan “Alis” adlı parçanın klibi internette büyük beğeni topladı. Klipteki kostüm ve görsellik Nymphai Sirena’nın ellerinden çıkmıştı. Deniz Erk’in sihirli kartlar biçiminde gerçekleştirdiği albüm görselleri ise herkesi kalbinden vurdu. Anlayacağınız pek maharetli, sihirli kızlar bir araya gelmişler ve kafalarına göre takılmışlar. Kafalarına göre takılmışlar demek Tunç Çakır’ın kusursuz düzenlemelerine ve yarattıkları müziğin pırıltılı tınısına haksızlık olur elbette. Albümün en çekici parçalarından “Gece Düştü”nün şimdiden Almanya’da yayınlanan “I Love Istanbul” albümünde yer almasına şaşmamalı. Bu sihirli kızların adını daha çok çok güzel yerlerde duyacaksınız.

Nada ile sohbet bugünbugece.com'da...

23 February 2011

Aquadrum ya da Fezabuka: Bir Uzay Davulu Macerası


İlk gençlik yıllarından bu yana davulla yatıp ritimle kalkan Deniz Güngör’ün log drum merakını uzun zamandır biliyordum. 2009’da gerçek vurmalı/ritm hastalarının yaptığı gibi kendi davulunu ürettiğinde ise doğrusu şaşırmadım ama elbette gururlandım. Ne demişler davul dengi dengine, Deniz Güngör de kendi dengine göre vuran Aqua Drum’ını kendi üretmişti. Son yıllarda Hangdrum ve benzerleriyle gündeme gelen akıma mıknatısla akord vererek bu davulların hepsine takla attırmış olduğu kanısındayım. Sabah da omlet yaptım der gibi dünyanın en sıradan işini yapmışçasına anlatıyor hikâyesini; web sitesindeki fotoğraflara bakarsanız güzelim aqua’ları paslanmıyor diye bir de derelere atmış. Ama siz ona bakmayın, bu vatan Aqua’yla gurur duyuyor.
Deniz Güngör'le Aqua sohbeti bugünbugece.com'da...

03 February 2011

Yağmurun sesiyle uyanan adam: Kabus Kerim

Cartel ve ardından da Karakan’ın albümlerini Türkiye’de çıkar çıkmaz dinlediğimde henüz 18 yaşındaydım. Bu sert tavırlı çocukların ne demek istediği memlekette ilk başlarda hemen anlaşılamamıştı. Oysa dipten, derinden ve samimi yepyeni bir hareket geliyordu işte.  Al Sana Karakan albümündeki ‘Yağmur’ aldı parçayı dinlediğimde, sanki hem aklıma hem de içime kazındı. Bu sözleri yazanın, yağmurun sesiyle uyanan adamın Kabus Kerim olduğunu biliyordum. Basit, gerçek ve duru: bana kalırsa onun sözlerini ve müziğini çarpıcı kılan ve dövme gibi insanın tenine kazıyan buydu. Son birkaç yılda İstanbul müzik sahnelerinde adının geçtiğini görmek pek çok müzikseveri çok mutlu etti. Kabus Kerim’in bir sonraki İstanbul ziyareti yaklaşırken kendisiyle biraz sohbet ettik. (Devamı www.bugunbugece.com'da)


Sona Ertekin ©